Dilan Polat davası, Kasım ayında Türkiye’nin gündemine hızlı bir giriş yaptı. Sosyal medya hesabından lüks ve gösterişli yaşamını adım adım paylaşan Dilan Polat ve eşi Engin Polat, suçlamalarla karşı karşıya kaldı. Polat çifti, kısa süre içinde gözaltına alındı ve cezaevine girdi. İçeride olan Dilan Polat’ın psikolojisi kötü durumda olduğu ve çocuklarından ayrı kalarak sıklıkla ağladığı belirtildi. Avukatlar da müvekkillerinin psikolojisinin bozuk olduğunu ve uzun süredir antidepresan ilaç kullandığını açıkladı.
29 Aralık Cuma günü Dilan Polat’ın, ilaçlarının bitmesi nedeniyle Bakırköy Prof. Dr. Mazhar Osman Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne sevk edildiği öğrenildi. Yapılan tetkiklerin ardından Polat, tekrar Silivri’deki Marmara Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’na gönderildi. Ancak olaylar bununla da sınırlı kalmadı ve Polat’ın lüks yaşamı, altın ve dolar şovları, helikopter pozları ve bindiği çok sayıdaki lüks araç ile dikkat çekti.
Bu gösterişli hayat ve servetin kaynağı ise sorgulanmaya başlandı. Birçok kişi, üç yılda bir güzellik merkezi işleterek bu kadar büyük bir mal varlığına nasıl sahip olabildiğini sorguladı ve Polat’ı gündemde tutmayı başardı. Sonrasında olay daha da derinleşti ve silahlı saldırılar, uyuşturucu itirafları ve kara para aklama iddiaları ortaya çıktı.
Dilan Polat, bir süre önce paylaştığı “Türk kahvemi altın tozuyla sırf birilerini rahatsız etmek için içiyorum.” ve “Bazen bir AVM’de günlük 750 bin TL harcıyorum.” ifadeleriyle tepki toplamıştı. Ancak olayların ciddiyeti ortaya çıkınca bu tür paylaşımlara son verdi.
Başsavcılık, yapılan MASAK raporu doğrultusunda şüphelilerin suç örgütü kurduğu ve suçtan elde ettiği mal varlığını akladıkları iddiasıyla harekete geçti. Raporda, Dilan Polat’ın internet üzerinden yaptığı satışlardan elde ettiği gelirlerde vergi matrahını azaltmak için sahte belge kullandığı tespit edildi.
